Referandum Sonrası…


Ak Partili arkadaşları pek neşeli görüyorum…Referandum’da %51  oy alınca çok sevindiler…”Allah muhabbetlerini hep arttırsın;yüzleri şenlikle aydınlansın!..” diye dua etmek geliyor insanın içinden…Tabii tersinden…

Yalnız dua ile düzelmeyen bir konu mevcut…O’nun adı ekonomi…Ülkemizde kaynaklar sınırlı ve borçlar yüksek…Yeni Anayasa propagandaları bütçeye belirli bir yük getirdi…İç güvenlik harekatları ile sınır ötesi operasyonlar da mali açıdan pahalı konular…Üstelik biteceğe de pek benzemiyor…Hatta savaş riski geçmişte hiç olmadığından daha yüksek durumda…

Meramımı size kısaca anlatacağım…En ufak bir siyasi dengesizlikte dolar yükselirse enflasyon ve faiz oranları da patlayacak gibi duruyor…Üç vakte kadar zamlar ardı ardına yağabilir bana kalırsa…Zira orta sınıf 2001 Krizi’nden bu yana çöküyor…AKP iktidarı süresince yaklaşık 15 sene izlenilen politikalar sonucu kamu kaynakları birilerine peşkeş çekilirken zenginlerin sahip olduğu sermaye güçlendi…Buna karşılık fakirlik hızla artma yönüne evrildi…Siyaset ve hukuk alanları başta olmak üzere toplum genelinde yaşanılan dengesizliklerin temel nedeni burada yatıyor…Borçlanma yolu ile ulaşılan sanal zenginlik kredi geri ödemeleri teklemeye başlayınca yoksullaşmaya  doğru yön tuttu.O dönemden itibaren ısrarlı biçimde düşük kur-yüksek faiz politikaları sürdürüldü.Çoğu insana saçma gelecek ama Merkez Bankası alınan dolar cinsi borca karşılık Türk Lirası bastı.Paradan altı sıfır atılmasının gerekçesini biraz da buralarda aramamız gerekir.Dolar bol bulunduğundan ötürü eldeki imkanlar elverdiği ölçüde yabancı para cinsinden büyümeye devam edildi…Şimdi ise yüksek kur-yüksek faiz dönemi…

Siz bakmayın faiz konusundaki takıntılara…Ülkemizde mevduata bankalarca sunulan imkanlar hep tezgah altından yüksek düzeyde devam ettirildi…Borçlananlara tefeci misali abanılırken parası fazla olan yerli ve yabancılara aşırı faiz imkanları eliyle tatlı karlar sağlandı… Şimdi dolar artışı sayesinde enflasyon yükselince piyasa faizleri de yükselme eğilimine girdi…Milli gelirimiz 11.000 dolar(yazıyla onbirbin) civarında ama net asgari ücret 1405 lira…Aradaki fark ise genelde özel ve az da olsa kamu kesimi borçları…İşte AKP döneminde sağlanan refahın kaynağı bunlar: ABD,İngiliz,Alman,Fransız bankaları ile Arap sermayedarlar…Katar aşkı bu yüzden sürekli depreşiyor Erdoğan’ın kalbinde… Tamamen duygusal konular yani…

Devlet aygıtının AKP örgütünün kalesi olmasının nedeni de orta sınıfın çökmesine dayalı yaygın işsizlik sorunu…Köylü üretmiyor;ürettiğini ise ucuza satmak zorunda…Zira tefeciye borçlu durumda…İşçi,memur,emekli kesimleri ise ay sonunu getirmekte sıkıntılı…Çünkü bankalara borçlular…Geriye kalansa sadece 10000 (yazı ile onbin) aile…Onlar da Türkiye’nin kaymağını Erdoğan ve arkadaşlarının şefliğinde yiyorlar…Aralarından su sızmıyor şimdilerde…Çünkü tatlı kar etme imkanı azalınca aralarında yeniden anlaştılar. Yerli ve yabancı sermayenin önünde tüm kısıtlamalar böylelikle kaldırıldı.2001 yılından bu yana bilinçli biçimde özelleştirmeler ile ihaleler yoluyla toprak altında ve üstünde yatan servetler devletin elinden alınıp inşaat rantıyla zenginlere hasredildi…Ali Ağaoğlu, Mehmet Cengiz,Cemal Kalyoncu,İbrahim Çeçen,Celal Koloğlu gibi yeni parti zenginler eskileri ile işbirliği halinde dümenlerini sürdürüyorlar…Şu anda Fetullahçılar’dan arta kalan pastayı paylaşıyorlar…Ancak o tükenmeye yüz tuttuğundan ötürü yeni rant arayışı peşindeler…16 Nisan Referandumu paranın tükendiğinin de göstergesi bir anlamda…

Bu tür okumalar yapmak için Marksist literatürü okumaya pek gerek yok…Sadece çalışan,meraklı bir beyninizin bulunması yeterli…Maalesef şu anda bu oran ülke genelinde oldukça düşük düzeyde…Gelecek günler ise yeni sıkıntılara gebe…

Yorum bırakın