Küresel İslam Efeleri…


Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından bu yana yaklaşık 25 sene geçti.1945 sonrası hüküm süren iki kutuplu sistemden şimdiki tek kutuplu düzene geçiş süreci sanıldığından çok daha kanlı ve acımasız biçimde yaşanıyor.Savaşlar,salgın hastalıklar,göçler,uluslararası terör,açlık,gelir dağılımı adaletsizliği, doğal afetler,küresel ısınma… gibi kötücül gelişmeler halen tecrübe ettiğimiz Yeni Dünya Düzeni’ne alternatif yaratılamadığından kaynaklanmakta.Soğuk Savaş sonrası dönemde sol siyaset zayıfladıkça İslam Dünyası’nda varolan dini akımlar hücrelere bölünüp radikal ideolojik çekirdekler haline dönüştüler.Terörün küresel beşeri sermayesi müslümanlar kabul edildi.Bu arada Yeşil Kuşak Stratejisi temel hedefine ulaşmış Sosyalizm yenilgiye uğratılmıştı.

Uluslararası arenada Sovyet sonrası dönem Batı karşısında ayakta kalan en sağlam iki gücün Çin ile İslamiyet olduğunu gösterdi.Sosyalizm yerini dine terk etmişti artık.Siyasal İslam felsefesi bu yeni temele inşa edilen deprem konutu sayılabilir.ABD ve diğer Batı devletleri açısından demokrasiden bihaber İslam dini mensupları çağdaş hale getirilmeli çok uluslu şirketlerin potansiyel tüketicileri olarak bir an önce dönüştürülmelilerdi.Eski Doğu bloku ülkelerinde liberalizm adına ne yapıldıysa Büyük Ortadoğu Projesi ile Arap devletlerinde aynısı uygulandı. Sadece bir farkla,müslümanlar kendi topraklarında yeşil kuşak terörizminin varlığını kabul etmeliydiler.Obama’dan Bush’lara değin başkanlar açısından en geçerli siyaset Muhammed’in ümmetinin etkisiz kılınıp yok edilmesiydi. Mezhep ayrılıkları bu amaç uğruna etkili biçimde kullanıldı.

Küresel güç savaşlarının yerel kaldıraçları ise İslami siyasal aktörler oldu.Soğuk Savaş döneminden kalma sıcak ilişkiler burada da devreye girdi.Derin devlet çekirdeği ideolojik dini hareketleri ehlileştirmede din adamları ve siyasetçileri akıllıca kullandı.Yukarıda savunduğum teze en geçerli örnekler arasında Körfez ülkelerini yöneten aileler,Ürdün ve Mısır idareleri,Suriye-Irak Baas Rejimleri ile Milli Görüş Hareketi’nin liberal efesi Tayyip Erdoğan ve Ak Parti sayılabilir.Fethullah Gülen ise Washington merkezli-Huntingtone meşrepli  kurduğu cemaati ile Batı tipi İslamın yarı dini lideri kılığındadır.

Kendi açımdan Ak Parti’yi küresel truva atı biçiminde tanımlıyorum.Liderin şahsında şekillenen bu hareket kent nimetlerinden uzak kalmış taşranın kendisine yakın sermaye ile birlikte merkeze oturma çabasıdır.Köyden kente göç sürecinde vücut bulan gecekondu gerçeği sefalet enginleştikçe taşranın katılığı ile birlikte güç kazandı.Yerel yönetimleri kazanan merkez kaç kesimler küreselleşme gerçeği karşısında yön değiştirip liberalliğe evrildiler.Paranın tadını alanlar iktidarlarının devamı açısından taşranın fakirlik korkusundan medet umar oldu.Krizler onların işine çok yaradı.Dini paraya tahvil ederek inanç ticareti işini siyasal İslam adı altında meşrulaştırdılar.Soğuk Savaş dönemindeki Erbakan’ın mücahitleri zamanla Erdoğan’ın müteahhitleri kıvamına dönüştü.Kendisinden inanılmaz rant devşirilen devlet mekanizması sermaye savaşlarının terk edilmez mevzisi halini aldı.Çünkü bu kutsal gazada devleti ele geçiren toplumun esas sahibi sayılırdı.Osmanlı’dan bu yana iktidar gelip geçici sayılırken devlet mekanizmasında ilelebet payidarlık esastı.

Siyasal İslam konusuna bir de bu açıdan bakalım.Soğuk Savaş ertesinde yaşadıklarımızın geç kalmış uyanışımızı devamlı kılması dileğiyle…

Küresel İslam Efeleri…” üzerine bir yorum

Yorum bırakın