Devletçikler Zamanı…

ABD Başkanı Barack Obama Ağustos sonundan itibaren Irak’taki askerlerinin çekilmesinin tamamlanacağını söylemiş.Irak devleti ile imzaladıkları SOFA anlaşmasına göre 2011 yılına kadar belli başlı görevler dışında tüm askerlerini çekme taahhüdüne giren süper güç Deniz Piyadeleri’ni bölgeden çıkardı bile.Mart ayında yapılacak Parlamento seçimleri öncesinde Joe Biden sık sık Irak’ı ziyaret ederken bu hafta Washington’da bulunan Mesud Barzani gelecek günlerin siyasi talimatlarını ilk elden almış olsa gerek.Kerkük şehrinin statüsünden tutun merkezi hükümet ile petrol anlaşmazlığına,Kürt Bölgesel Yönetimi’nin silahlandırılmasından Arap-Kürt karşıtlığına kadar her konu zaten hassas olan iç dengelerin terörist saldırılarla bozulmaya ne kadar açık bulunduğu ortaya koyuyor.Geçtiğimiz gün gerçekleşen Kimyasal Ali’nin idamı,Sünni Baasçıların seçimlere katılmasının engellenmesi, sınır konusunda Suriye ve İran ile devam eden anlaşmazlıklar, Türkiye’nin Kürt devleti hassasiyeti mevcut gerginliklere eklendiğinde çok bilinmeyenli denklemin bir yanında ABD-Kürt Yönetimi dururken diğer yanda Şii-Sünni çoğunluğun buna karşı getireceği tepkisel milliyetçilik var.

2003’deki işgalin ardından Şii ağırlığının bölgede gitgide artması başta Suudi Arabistan olmak üzere Sünni nüfusun yoğun bulunduğu devletleri endişeye sevk etti.Yemen’de El-Kaide güçleri var diyerek Suudi sınırındaki köyleri insansız uçaklarla bombalamak terörle mücadelenin sivil halka mal olmuş acı faturalarından sadece bir kaçı.İran,nükleer anlaşmazlığın doğuracağı sonuçlara kendini hazırlamakla meşgul.Yemen bu devlet için çatışmadan kaçınılması gereken bir yer haline dönüşüyor..Aynı durumu Lübnan’da Hizbullah ve Gazze’de Hamas üzerindeki İran etkisinin azalmaya başlamasında görebiliriz. İran devleti uluslararası alanda yalnız bırakılırken Pakistan’dan devşirilecek bir Belucistan devleti Türk devletine benzer tehdit algılamasını İran’ın önüne koyacak.

ABD askerlerinin Afganistan’da bulunan güçlerini 2011 Temmuz ayından itibaren çekmeye planlaması şimdiki asker stokuna yapılan eklemelerin Taliban’ın mevcut durumdan daha fazla faydalanmasından başka bir işe yaramamasına neden olacak gibi.İstanbul’da yapılan Af-Pak zirvesi ve hemen ardından düzenlenecek Londra Konferansı El-Kaide ile savaşta uygulanacak küresel bir planı bizim gibi devletlere ezberletmekten başka bir anlam taşımaz bana kalırsa.Altyapısı yıkılmış Afgan devleti ile iç savaşa gitgide yaklaşan Pakistan kendi yakalarını kurtarmaya çalışırlarken Açılımların açlıktan artık yenmez olduğu Türk siyasal hayatı darbeli bir geleceği öngörmemize yol açıyor.

Son söz:Bulunduğumuz bölge kaostan uzak bırakılmıyor.Tesbih taneleri gibi istikrarsızlaştırılan Ortadoğu ve Yakın Asya ülkeleri geleceğimizdeki karanlık senaryoların öncü sahneleri gibi durmakta.

AfPak Siyaseti ve Pakistan…

2001 yılındaki işgalden önce de Afganistan iç savaş ve işgal gerçeğini tüm acılarıyla yaşamıştı. 1979 tarihli S.S.C.B. saldırganlığı ve buna karşılık ABD’nin Yeşil Kuşak projesi Taliban ve El-Kaide’nin filizlenmesine yol açtı. Ülkedeki karmaşık etnik gruplar, aşiretler, uyuşturu baronları, çevre ülkelerin siyasi emelleri… gibi unsurlar iç savaş koşullarını belirledi. Savaş döneminin düşman devleti S.S.C.B. yenilip ülkeyi terkettikten sonra da bölgedeki husumetler devam ederek şimdiki yok oluş tablosunu önümüze getirdi. Soru şu: Sırada Pakistan mı var? Kasım ayında Bombay saldırılarının -Pakistan kökenli El-Kaide’ye yakın- Leşker-i Tayyibe tarafından yapıldığı biliniyor. İki ülke arasında Keşmir Sorunu, sınır anlaşmazlıkları, nükleer güce sahip olma ve o gücü kullanma konusundaki rekabet ilişkileri gergin tutuyor. Navaz Şerif’in ana muhalefet lideri olarak ülkesine geri dönmesi, buna karşılık Asaf Ali Zerdari’nin zayıf idaresi altında Svat Vadisi’nde Pakistan Taliban’ına yönelik kanlı operasyonlar iç siyaseti açmaza düşürmüştür. ABD’nin zorlaması ile yapılan Svat Operasyonu ülkeye daha fazla kan ve gözyaşı getirecek.Bu dengede İran’ı unutmamak gerek; çünkü zayıf bir Pakistan, İran için tercih sebebidir. Sadece 1 ayda, 2 milyon insan iç savaş nedeniyle göçmen durumuna düştü. Afganistan’da güçlenen Taliban Pakistan’da da istihbarat örgütünün desteği sayesinde varlığını koruyor. Ekonominin zayıf olduğu, sosyal hayatın din odaklı aşırılar tarafından kısıtlandığı, hukuk ve demokrasinin seçkinler elinde oyuncak haline getirildiği Pakistan,  ABD dostluğunun diyetini ödüyor olmasın?