2003’deki işgalin ardından Şii ağırlığının bölgede gitgide artması başta Suudi Arabistan olmak üzere Sünni nüfusun yoğun bulunduğu devletleri endişeye sevk etti.Yemen’de El-Kaide güçleri var diyerek Suudi sınırındaki köyleri insansız uçaklarla bombalamak terörle mücadelenin sivil halka mal olmuş acı faturalarından sadece bir kaçı.İran,nükleer anlaşmazlığın doğuracağı sonuçlara kendini hazırlamakla meşgul.Yemen bu devlet için çatışmadan kaçınılması gereken bir yer haline dönüşüyor..Aynı durumu Lübnan’da Hizbullah ve Gazze’de Hamas üzerindeki İran etkisinin azalmaya başlamasında görebiliriz. İran devleti uluslararası alanda yalnız bırakılırken Pakistan’dan devşirilecek bir Belucistan devleti Türk devletine benzer tehdit algılamasını İran’ın önüne koyacak.
ABD askerlerinin Afganistan’da bulunan güçlerini 2011 Temmuz ayından itibaren çekmeye planlaması şimdiki asker stokuna yapılan eklemelerin Taliban’ın mevcut durumdan daha fazla faydalanmasından başka bir işe yaramamasına neden olacak gibi.İstanbul’da yapılan Af-Pak zirvesi ve hemen ardından düzenlenecek Londra Konferansı El-Kaide ile savaşta uygulanacak küresel bir planı bizim gibi devletlere ezberletmekten başka bir anlam taşımaz bana kalırsa.Altyapısı yıkılmış Afgan devleti ile iç savaşa gitgide yaklaşan Pakistan kendi yakalarını kurtarmaya çalışırlarken Açılımların açlıktan artık yenmez olduğu Türk siyasal hayatı darbeli bir geleceği öngörmemize yol açıyor.
Son söz:Bulunduğumuz bölge kaostan uzak bırakılmıyor.Tesbih taneleri gibi istikrarsızlaştırılan Ortadoğu ve Yakın Asya ülkeleri geleceğimizdeki karanlık senaryoların öncü sahneleri gibi durmakta.