Bu İşlerin Devamı…


Dikkat edilmesi gereken derecede gerginlik siyaseti izleniyor son zamanlarda.Tırmandırılan çatışma ortamının kimlere yarayacağı ise hemen hemen ortada.Bugüne kadar bencilce yapılan yanlış hesapların getirdiği daha fazla yoksulluk,yabancılaşma ve adaletsizlik sayesinde gelecek günler gitgide içinden çıkılması zor bir kördüğüme dönüşüyor.Sorun, AKP,Tayyip Erdoğan, Ergenekon,İsrail ya da ABD İttifakı değil bana kalırsa sorun;irademizi doğru mecralardan doğal bir şekilde kamuoyu sesi haline getiremememiz.Gazze için ortalığı yıkanlar neden şehit askerler için aynı tepkiyi göstermezler?Hrant Dink alçakça vurulunca “Ben Ermeniyim!” diyen sol cenahın insanları neden benzer hassasiyeti kimlik siyasetine bulanmış Açılım safsafatalarına karşı dile getirmiyorlar.İnsanlar öldükten sonra atılan gecikmiş ve eksik adımlar son maden kazasına “İşçilerimiz güzel ölmüşler” diye niteleyen bakanların şaşkınlığına benzemekte.Bakanlar gerçeklere bakmayanlar kadar kör,sağır ve dilsiz kalırlarsa o siyasileri seçip koltuklara ram edenlerin yanlışlarını çok görmemek lazım.

Savaşı siyasetin devamı olarak gören strateji dehası Clausewitz bile insanların silah kullanıp birbirlerinin canını almada bu denli mahir olmalarını herhalde açıklayamamıştır.Alet icat ederek yegane düşünen varlık olduğunu ispat eden ademevladının vicdanını nereye sakladığını da sanırım merak etmiştir.En azından ben merak ediyorum.

Şiddetin bu denli yaygınlaşması gerçeğini, hatta ve hatta çağımızın vebası sayılmasını önlemeye kalkışmak Gazze,Irak,G.Doğu,Afganistan ve benzeri tüm acıların unutkanlıkla örtülmesini sağlayan sebepleri yaratan biz sokaktaki insanlarız.Herşeye boyun eğip geçen,hakları için kıyasıya savaşmayan,ufak çıkarların adamı olan bizler..İrademizi kiraya vermemizin sonucu akıl tutulmalarına boğuluyoruz.Özümüzü yok eden insan ve doğa düşmanı herşeyi ayakta alkışlarken bu hipnoz ortamında en fazla efsunlanan isim hiç soluk almadan koltuklara oturarak halklara önderlik ediyor.

Çoğunluk aydınlar ya da benim gibi yarı okumuşlar asli kavramların içini boşaltarak kendi zihinsel sapkınlıklarını ideolojilerle zenginleştirip kitlelere bol kepçe servis yapıyorlar.Düşüncelerini hayattan almayan biz yarı aydınlar sokaktaki insanın zorlu gerçeği hayattan almasına dudak bükerek kitabi bilgileri dogmalar halinde yaşam anayasasına dönüştürüyoruz.

Değişim,dinamizm,doğanın diyalektiği kalıpların donmuş dünyasında nerede saklı kalıyorlar?Aydınların,okumuş yazmışların şiddetin bu denli yoğun yaşanmasında esas unsur sayılmaları yanlış bir saptama değil bana kalırsa.Mevcut durumun analizini yapıp süslü cümlelere dönüştürmenin, zıtların çatışmasını halktan saklamanın kalemşörleri sayılıyoruz insanlar arasında.Kimsecikler bize güvenmiyor bizse kendimize hiç güvenmiyoruz. Hayat karşısında cümlelerimizi cesaretsiz sızlanmalarla yarım ağız geveledikçe tarih önünde gerimizi kusursuz biçimde kuran patronların hıh deyicisi sayılmaktan öte bir rolümüz olmayacak.

İnsanlık krizinin,özü doğadan koparılmış bireyin zavallı yalnızlığına sebep iktisadi model olduğunu söylemek yavan kalmış bir şarkı…Çarenin arandığı dönemlerin kaosunu yaşıyoruz şimdilerde.Modernizmin yaratıcısı diyebileceğimiz savaşlar son 20 yılda ekonomik krizleri yarattıkça özgürlük arayışımız had safhaya ulaştı.Yakın coğrafyamızda bireysel terör ya da kitlesel terör örgütlerinin yaygınlaşması umutsuzluğun göstergesi. Komşusu aç yatarken kendisi tok yatanın mümin sayılamayacağı bir kültürden en ahlaksız münafıkları yaratmak alet kullanma becerimizi aşan insan kullanma sanatının doğal bir ürünü.Tıpkı Gazze’ye gidecek gemiye binecek yüreğe sahip olmayıp masum insanları İsrail askerlerinin merhametine emanet etmek gibi.

Yorum bırakın