18 Mart 2015, Çanakkale Zaferi’nin 100. yıldönümü.Hepimiz bu onurlu savunma savaşını tarihe kazandırdıkları için başta Mustafa Kemal olmak üzere tüm atalarımıza müteşekkiriz.Onlar olmasa yaşadığımız topraklar aynı kalsa bile baba adımız veya nüfus cüzdanında din hanesi farklı yazıyor olabilirdi.İnşallah,Çanakkale bilincini hep koruruz.
1. Dünya Savaşı’nın başlangıcından hemen hemen yedi ay sonra İtilaf Devletleri İstanbul’un işgalini sağlayıp Osmanlı Devleti’ni safdışı bırakmak ve Marmara’dan Karadeniz’e ulaşıp Çarlık Rusya’sına yardım etmek amacıyla Çanakkale Boğaz’ı önlerine geldiler.Cephelerin her birindeki yoğun baskıya rağmen Osmanlı hükümeti ve komutanlar açısından payitahtı korumak ölüm kalım meselesi halini almıştı.Balkan Savaşı’nda,Trablusgarp’ta,93 Harbi’nde kaybedilen toprakların acısı henüz unutulmamıştı. O zamanki gazetelere yapılan açıklamalardan anlaşılan o ki; düşman kuvvetleri daha savaşa başlamadan utkuya ulaşacaklarından eminlerdi.Yurt savunmasının diğer milletler gibi bizim için de ne manaya geldiğini pek kavramamışlar.Komuta düzeyinde stratejik zaaflar,ikmalde kısıtlılıklar,savaşan insan sayısı ve teçhizat konusunda müthiş eksikliklere rağmen Çanakkale’de kahramanlık destanı kanla,kılıçla,süngüyle,inançla yazıldı.Millet, varlık mücadelesini yıkıntılar arasından şahlanarak kendi azmi ve iradesiyle yaptı.Kurtuluş Savaşı’nın ilk kara ve deniz zaferidir Çanakkale Savaşı.Ve ülkeye Mustafa Kemal’i armağan etti.
Tarih,dünya durdukça bu kahramanlığı yazacak,o zaferi yad ederken ulusal kıvancımız her dem taze kalacaktır.Çanakkale geçilmez oldukça;Siirt,Hakkari,Şırnak,Diyarbakır, bizim kalacak.Ankara,Trabzon,Yozgat,Kars,Adana,İzmir bizim…Zafere kadar mücadele etmek azmi yüreğimizde duracak,onurla yaşama kaidesi gibi.