CHP,Sol,Erdoğan ve Gelecek Günler…

Yakın zamanların taze pişirilmiş kaosu son gelişmelerin yanında meze sayılabilir.Gelecek günlerin hazır mutfağında herkesin yiyemeyeceği kadar zor bir aş kotarılırken insan bu gelişmeleri tam anlamıyla yorumlayamıyor.İnternet üzerinde CHP Ankara milletvekili Nesrin Baytok ile uygunsuz görüntüleri yayınlanan Deniz Baykal en sonunda siyasetten uzaklaştırıldı.Başka türlü hiçbir demokratik yoldan CHP’nin başından gitmeyecek olan ve ebediyet arzeden genel başkan koltuktan elini eteğini bu şekilde çekmek zorunda bırakıldı.Yazık… Zamanında yerine uygun bir isim seçilmesine karşı çıkan Baykal şimdi dut yemiş bülbül gibi.Özel hayatı kendisini ilgilendirmekle birlikte bunca seçim kaybeden herhangi bir liderin partisinin başında kalmasında biz seçmenlerin değişime karşı amansız direnişimiz ve boş vermişliğimizin etkisi sanıldığından daha fazla bana kalırsa.Neyse, Deniz Baykal hafızalarımızda dürüst ama başarısız bir siyasetçi olarak kalacak.Hatta ve hatta bu döneme ilişkin sırlar etrafa saçıldığında ana muhalefet partisi liderinin iktidarın başındaki Recep Tayyip Erdoğan ile ne kadar içli dışlı olduğu ortaya çıkacak.Siz bakmayın siyasetçilerin kanlı bıçaklı göründüklerine,o anlı şanlı isimler Meclis’te kavga ederlerken bile arka bahçelerinde yaptıkları tavla müsabakalarını hesap ederler.Üstelik bunda şaşılacak bir şey yok.Politikanın çok yüzlü değirmeninde kendi tarlasına su taşımak için yapılan ayak oyunları şeytanla ittifak yapmayı hep akla yakın tutar.1980 öncesindeki terör ortamında liderlerin tartışmalarının sağ-sol çatışmasını ne kadar körüklemiş olduğunu hepimiz biliyoruz.Bu hesaba bakılırsa cadı kazanında kim bilir daha ne akıl almazlıklar kaynatılacak.

Ekonomik hareketlenmenin başladığı yılın ilk üç ayının ardından gelecek altı aylık dönem boyunca sakinlik kelimesini unutacağımızı nacizane söyleyebilirim.Yeni çalışmaya başlayan organların atık ifraz etmesi gibi hem ülke ekonomisi hem de CHP tıkanıkları aşarken yarattıkları basınç ile bünyelerindeki paslı çivileri söküp atarlarken sosyal değişimi hızlandıracaklar.Bu gelişmelere Kürt Açılımı’nın söndüremediği terör yangınını veya dış politikadaki mehter havalarını da ekleyebiliriz.

Türk siyasi hayatında dönüm noktası sayılabilecek olaylara şahit olma şansına sahibiz.Seçimlerin ardından sosyal devlet kavramının ve demokratik hakların gelişmesini,halkın alım gücünü yükselten politikaların izleneceğini tahmin edebiliriz.İane usulü gelir dağılımı zihniyetinin sonuna gelinmesi bana bu kadar kesin tahminlerde bulunma ayrıcalığını veriyor,dilerim yanılmam.Sosyal demokrasiye en fazla ihtiyaç duyulduğu bir zamanda CHP’de yaşanan kan değişimi seçimlerde her alternatifi deneyen seçmene yeni bir imkan sunacak.Bu seçeneğin adı:Kemal Kılıçdaroğlu ve yenilenmiş CHP…Artık arkaik hale gelmiş Baykal ile arkadaşlarının yerine seçilecek dinamik,dürüst, sorunlara doğru çözüm önerileri getirecek isimler geniş kesimlerin dertlerine derman olabilirler.

Anayasa Mahkemesi’nin referanduma gidilmesine neden olan anayasa değişikliklerini iptal etme ihtimali erken seçimi gelecek yaz günlerinde sürekli gündemde tutacak gibi.Deniz Baykal’ın siyasetten uzaklaştırılmasının ardından sıra Recep Tayyip Erdoğan’a gelecek bana kalırsa.Tabii bu siyasi falda üç vakte kadar kendisine Yüce Divan yolu gözüküyor.

DİP NOT:Bu arada Fenerbahçem’in başına Deniz Baykal gelebilir.Nasıl olsa Aziz Yıldırım yönetiminde de kulüp hep ikinci oluyor,yok birbirlerinden bir farkı…

Mektup Kardeşliği…

Geçen hafta, Açılım hakkında Ana Muhalefet Lideri ile Başbakan arasında mektup tartışması yaşandı.Ancak kendi kendine gelin güvey olan bizler ve siyasiler tarafından ortaya karışık gündem sayesindeyse konu çarçabuk unutuldu gitti.Kaosun matematiği olmaz diye düşünürsek yaşanan belirsizlik ve diyalogsuzluk ortamında tüm kurumlar üzerine düşen edimleri yerine getirmekte sıkıntıda kalıyorlar.İki tarafın kendi gündemlerini birbirlerine dayatmaları altından kalkılamayan sonuçları beraberinde getirebilir.

Malum, Meclis bugün,Abdullah Gül’ün konuşmasıyla yeni yasama yılı için açılış oturumunu yapacak.DTP’lilerin ifade verme krizi, sınır ötesi harekat tezkeresi,açılımlar…gibi konular ekonomik kaynaklı depremin öncü sarsıntıları.Bana kalırsa yöneten ve yönetilen arasında yaşanan uçurum halk nezdinde tartışmaların önemini azaltıyor.Unutmaya hevesli balık hafızamızla yaşadığımız günleri anlamlandırmaktan uzak kalıyoruz.

Açılım sürecinde yaşanan kamplaşmalara karşı ciddi herhangi bir tedbir alınamadı.Her alanda ciddi kan ve zaman kayıpları yaşıyoruz.Dünya değişirken değişememe sancılarını yaşamak sadece bize özgü bir durum olmasa gerek.Kaosun bize özgü olan kısmı yanlış adamları doğru mevkilere seçmek olabilir.