Mayıs ayı işsizlik rakamları henüz açıklandı.Devletin istatistik kurumuna göre işsizlik oranı Mayıs-2010 döneminde 2009 yılına göre %2.6 azalarak %11 düzeyine gerilemiş.Tarım dışı işsizlik oranı %13.8 iken genç işsizlerin oranı %19.8.Bu rakamlar size bir anlam ifade etmiyorsa lafı uzatmadan sadede gelelim:Yaz aylarının etkisiyle enflasyonda yaşandığı gibi işsiz sayısında da göreceli azalma bekleniyordu.Verilerin önceki ayları içermesi sayesinde hükümet halkın gözünde gelecek dönem içerisinde işsizliğe karşı başarı kazandığı gibi bir sanrı uyandırmanın hazırlığı peşinde.Tüm bunlara rağmen mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam, işsizlik ve işgücüne katılım oranları ya değişmemiş ya da olumsuz yönde değişmiş durumda.
Yok yere umutsuzluk yaratmak gibi bir niyetim yok ama açıklanan her veri tedbirleri geriden gelen bir ekonomi yönetiminin piyasada yarattığı şaşkınlığa işaret ediyor.Şöyle ki 2011’de Mali Kural’a geçileceğine dair yapılan yüksek perdeli açıklamaların yerini seçim yılının getirdiği yatırımcı bakanlıkların istekleri aldı.Düştüğü söylenen fiyatlara bakıp neden başta et olmak üzere -özellikle Ramazan ayının gelmesiyle- gıdada etiketler hala yükseklerde uçuyor?Kimse bana kalkıp genel düzeyde %8 enflasyon oranının gerçek olduğunu ileri sürmesin.Bu rakamları derleyip toplayanlar bile hayat pahalılığından şikayetçiler.Kira,gıda,ulaşım,giyim ve diğer harcamaların her ay bir önceki aya düzenli olarak yükseldiğini haykırmak birilerinin işine gelmiyor sanırım.Durgunluğun piyasada sebep olduğu baskı yüzünden fiyatlara zam yapamama alışkanlığı ileride patlama düzeyinde bir pahalılığa neden olacak.Doların yükselme ihtimali gerçekleşirse milli paramızın alım gücünü kötü yönde etkilemesine ek olarak ihracat rakamlarının üretimin azalmasıyla birlikte düşeceği bir döneme adım atacağız.
Haziran ayından itibaren sanayi üretiminin gerileme yönünde ivme kazanması çift haneli büyüme rakamı palavralarına inanma zamanının geçtiğini gösteriyor.Bana kalırsa ekonomi 2007 yılından bu yana iyi durumda değildi.2001 Krizi’nin yaraları halk seviyesinde hala sarılamamıştı.Borsamızın 58.000-60.000 bandında demir atması yabancıların ve bir avuç yerli zenginimizin ortalık sakinken para kazanmasına yol açmaktan başka bir işe yaramıyor.Evine ekmek götüremeyenlere ekonominin iyi olduğunu söylemek o insanlarla dalga geçmekle eşdeğer.
Azaldığı söylenen işsizlik,düşük gelen enflasyon rakamları,düşük kur ve faiz ile yükseklerde gezinen borsa;tüm bu kandırmacalar sırf bir dönem daha iktidarda kalmak zorunda kalan hükümetin -tıpkı referandumda olduğu gibi- seçimlere kadar durumu idare etmeye çalıştığının sayısal verileri.Aynı zamanda özelleştirmelerin olanca hızıyla sürdürülmesi bütçeyi denk tutmanın başka bir yolu olmadığının işareti gibi duruyor.Yıl sonuna kadar 10 milyar dolarlık kamu varlığı satışından elde edilecek gelir önceki satışlarda olduğu gibi gelir dağılımını daha da bozarak gelecek yıllarda mutlak yoksulluğu azgınlaştıracak.
Tüm samimiyetle inandığım bir gerçeği sizlerle paylaşmak isterim: Medeniyetler İttifakı Eş Başkanı seçilen Başbakanımızın küresel dünyada süregelen rant paylaşım ekonomilerinin başta gelen siyasi destekçisi sayılması yokluğun kışkırttığı sokaklarda güvenle gezemeyeceğimizin meşum bir işareti değil mi?Kızgın kalabalıkların türlü çeşitli bahanelerle sindirilmeye çalışılması patlamaya hazır sosyal bombanın parça tesirlerini her tarafa yayarak arttıracak.Bugünden yarına etraflıca tedbir alınmaması halinde 2011 senesi,2001 yılını hatırlatacak derecede güçlü bir kaosa takvim yılı olarak eşlik edecek.Ardından gelen sosyal ve siyasal sarsıntılar iktidarları daha sert tedbirleri almaya zorlayacak.
Sosyal küremizde görünenleri söylemek bencileyin bana düştü. Yaşananlara kısa bir açıklama getirmek gerekirse: Ne zamandır toplumbilimin nesnel kuralları harekete geçmeye başladı.Olan biten sadece bu…