Diplomasi sanatı ,tabii benim anladığım manada,ulusal menfaatlerin masa başında korunmasını içerir.Siyasi basiret ise halkın yetki verdiği insanların ya da atanmış bürokratların bu sorumluluğa layık isimler arasından seçilmesini… Oturup kitap yazmış gibi konuşmaktan öte şu konuya değinmek istiyorum:Bizlerin yurtdışındaki temsilcilerine özenli bir saygının gösterilmesi gerek.Bu saygıyı sağlayacak olansa en başta bizleriz.Pasaportuna bakıldığında yüz ekşitilen bir ülkenin vatandaşı olmanın azabını gümrük kapılarına çıktığınızda daha iyi anlıyorsunuz.AB ülkelerinin ya da ABD,Kanada,Avustralya temsilciliklerinde vize almak için çekilen çileye yakından şahit oldum.Türk vatandaşı olup kendi halkını aşağılayarak hareket eden onursuzlara da rastladım,insan gibi görev yapanlara da…
Zurnanın zırt dediği yere gelelim:Geçen gün İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı çalıştığı kuruma davet ettiği Tel Aviv Büyükelçimiz Oğuz Çelikkol’a hakaretamiz davranışlarda bulunuyor,bununla yetinmeyip İsrail basınına bu görüntüleri kaydettirerek bizlere kadar ulaşmasını sağlıyor.Hemen hemen aynı saatlerdeyse Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin Ankara ziyaretinde Başbakan Tayyip Erdoğan,İsrail devletine Gazze Saldırıları dolayısıyla ağır eleştirilerde bulunuyor.Olayın perde arkasında meşhur Davos Tartışması’ndan bu yana gitgide artan gerilim var. İsrail kabinesinde Dışişleri Bakanı olarak görev yapan ırkçı Avignor Lieberman bu sert tutumun başlıca aktörü. Kanımca Başbakan Binyamin Netanyahu’nun rızasıyla gerçekleştirilen çirkin davranış böyle hayat buldu. Diplomatik rezaletin öncesindeyse İsrail tarafının yaptığı zehir zemberek açıklama konuşuluyordu.
Konu İsrail’in Ortadoğu’daki saldırılarına gelince kimileri sus pus oluyor.Tayyip Erdoğan,tıpkı Davos’ta yaptığı gibi, sebepsiz yere gerçekleştirilen son saldırıları eleştirmekte yerden göğe kadar haklı.Dökme Kurşun Operasyonu’nun ardından Gazze ambargo altına alınmış, yaşaması için gerekli olan tüm imkanlardan yoksun bırakılmıştır. Polonya’da 2.Dünya Savaşı’nda Yahudi gettolarına benzetilen Filistin ülkesi Arap devletlerinin irade yoksunu, uşak kılıklı devlet adamları ile Hamas-El Fetih bölünmesi sayesinde adım adım soykırıma maruz bırakılıyor. Gerçekleri gören gözlere ağır konuşmaktan başka şans bırakmayan insanlıkdışı bu yaklaşım Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin (GOP) kilit ülkelerinden İsrail’in saldırgan tavrının doğal sonucu.Kanunsuz yerleşimleri gitgide genişleten,kilometrelere ulaşan duvarlarla Filistinlileri kapana maruz bırakan,nükleer silahlarıyla tehdit oluşturan siyonist devlet Ortadoğu’nun baş belası durumunda.İsrail kendi halkının güvenliğini sağlıyorum diye en temel insan haklarını yıllardır ayaklar altına alıyor.Yaşadığı travmaları başkalarına yaşatmak amacında olan minik ABD,süper güç arkasında olmasa bir hiç bana kalırsa.
İşin bizim tarafında ise boş ve fazla konuşmanın getirdiği ciddiyetsizlik var.Gazze diye diye… İsrail ile husumet yaratmanın Gazzelilere ne faydası olur?Adama sorarlar; madem insan haklarına bu kadar düşkündün ABD, Irak İşgali esnasında 1.5 milyon müslümanın kanını döktü o zaman neredeydin?Üstelik iç politikada sıkıştıkça dış politikada saçmasapan işlere kalkışmak koltuğunuzun ömrünü kısaltıyor.Koltuk sevdasında değilseniz diplomasiden hiç haberiniz yok.Diplomasi sanatı,düşman addettiğiniz tarafla adam gibi diyalog kurmanıza böylece Filistinlilerin hakkını daha dirayetli adımlarla savunmanıza yardımcı olur.Kör bir yahudi düşmanlığıyla Türk çıkarlarına ve Gazze’li çocuklara hiç bir faydanız olamaz.Şimdi iyi mi oldu,Türkiye’yi temsil edenleri üç kuruşluk adamlar karşısında küçük duruma düşürdünüz.İşte buna hakkınız yok!
Bu saçmalıkların gerisindeyse Mustafa Kemal’in dehasının çizdiği dış politikadan uzaklaşmak yatıyor.Stratejik Derinlik kitabının yazarı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Açılımlarla açmaza soktuğu diplomasimizi yetersizliğiyle ekseninden şimdi kaydırmaya başladı.Oraya buraya amok koşusuna benzer ziyaretler kolayından vize muafiyeti sağlasa bile uzun vadede hüsrana uğrayacağa benziyor.